El profeta de la misericordia Site

Liga del Mundo Islámico - Organismo Mundial para la Presentación del Mensajero

Fasting in Shawwal

dichos del Profeta

Mensaje del Profeta

  • Relató Abu Abdur-Rahman, Abdul-lah Ibn (hijo de) Omar Ibn al-Jattab (que Allah esté complacido con él): Oí al Mensajero de Alá (la paz sea con él) decir: “El Islam ha sido edificado sobre cinco pilares; que nadie tiene el derecho de ser adorado sino Alá (no hay divinidad excepto Alá) y que Muhammad es el mensajero de Alá, establecer el Salat, pagar el Zakat, peregrinar a la Casa Sagrada (Makkah) y ayunar el mes de Ramadán”. (Transmitido por Bujari y Muslim)

Attached images

Peygamber Olarak Gönderilişi ve Kavmini Davet Etmeye Başlaması
Peygamber Olarak Gönderilişi ve Kavmini Davet Etmeye Başlaması

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem, olgunluk yaşı olan kırk
yaşında peygamber olarak gönderilmiştir. Ramazanın on yedisinde,
pazartesi günü Hira’da ona melek gelmişti. Kendisine
vahiy geldiğinde çok zorlanmış, yüzünün rengi değişmiş
ve alnından ter boşanmıştı.

 Melek gelince, ona: Oku, dedi. O da: “Ben okuma bilmem”
dedi. Melek onu, dayanabileceği son noktaya kadar sıktı. Sonra
ona: Oku, dedi. O yine: “Ben okuma bilmem” dedi. Üç defa:
“Oku” dedikten sonra: “Yaratan Rabbinin adıyla oku. O insanı
alaktan yarattı. Oku, senin Rabbin en büyük kerem sahibidir. O
kalemle yazmayı öğretendir. İnsana bilmediğini öğretendir.”(109)
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem titreyerek Hadîce radıyallâhu
anhâ’nın yanına dönüp gördüklerini ona anlattı. Hadîce
onu sakinleştirip şöyle dedi: Bu olanlara sevin! Vallahi,
Allah seni asla utandırmaz. Çünkü sen akrabayı gözetir, doğruyu
konuşursun, zayıf ve âcizlerin işlerini yüklenirsin. Yoksula
kazandırır, misafiri ağırlar, musibetler anında insanlara
yardım edersin.
(109) Alak, 1-5.

 70 Kırk Oturumda Sevgili Peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve sellem
Sonra Hadîce onu, amcasının oğlu olan cahiliye döneminde
Hıristiyanlığa girmiş, İbrânî diliyle yazan, İncil’den
de Arapça yazabilen yaşlı ve kör bir zâta: Varaka b. Nevfel’e
götürdü. Hadîce ona: Kardeşinin oğlu ne diyor, dinler misin?
dedi. Varaka, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e: Yeğenim! Ne
görüyorsun? dedi. O da gördüklerini Varaka’ya anlattı. Varaka
ona: Bu, Allah’ın Mûsâ’ya indirdiği Nâmus’tur. Keşke, o
zaman genç olsaydım! Keşke seni yurdundan çıkardıklarında
sağ olsaydım, dedi. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Onlar
beni çıkaracaklar mı?” dedi. Varaka: Evet. Senin gibi, bir şey
getirmiş hiç kimse yoktur ki, düşmanlığa uğramasın. Eğer senin
davet günlerine yetişirsem, sana çok yardım ederim, dedi.
Çok geçmeden Varaka vefât etti.
Bir süre vahiy kesildi. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem
hiçbir şey görmeden bekleme sürecine girdi. Buna çok üzüldü,
vahyin gelmesini arzu etti.

Daha sonra melek ona, gökle yer arasındaki bir kürsinin
üzerinde göründü. Onu sakinleştirip gerçekten Allah’ın elçisi
olduğunu müjdeledi. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem onu
görünce korktu, Hadîce’nin yanına gitti ve: “Beni örtün, beni
örtün!” dedi. Bunun üzerine Allah ona şu âyetleri indirdi: “Ey
örtüye bürünen! Kalk da uyar. Rabbini yücelt. Giydiklerini
temizle.”(110)
Yüce Allah bu âyetlerde ona kavmini uyarmasını, onları
Allah’a davet etmesini, Allah’ı yüceltmesini, kendini günahlardan
temizlemesini emretti.
(110) Muddessir, 1–4.

Kırk Oturumda Sevgili Peygamberimiz 71sallallâhu aleyhi ve sellem
Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem verilen yükümlülüğü
aldı, kendisinin gerçekten Allah’ın Rasûlü olduğunu öğrendi,
küçük büyük, hür köle, erkek kadın, siyah beyaz herkesi yüce
Allah’a davet etmek üzere Allah’ın emrini hakkıyla yerine getirmeye
başladı. Her kabileden bazı insanlar onun davetine
icabet ettiler. Allah’ın dünya ve âhirette kurtulmasını murat
ettiği kimseler, nur ve basîret üzere İslâm’a girdiler. Mekke’nin
serserileri onlara eziyet ve kötülük etmeye başladılar. Allah,
Rasûlünü sallallâhu aleyhi ve sellem amcası Ebû Tâlib vasıtasıyla
korudu. Çünkü amcası sözü tutulan şerefli ve asil bir insandı.
Yeğenine karşı duyduğu sevgiyi bildikleri için, Rasûlullah’ın
sallallâhu aleyhi ve sellem durumu hakkında ona bir şey yapmaya
cesaret edemiyorlardı. Ayrıca Ebû Tâlib de kendi dinlerindendi.
Bu durum onları sabırlı davranmaya, ona açık açık
düşmanlık yapmalarına engel oluyordu.

İbnu’l-Cevzî şöyle demiştir: Peygamber sallallâhu aleyhi ve
sellem üç yıl gizli davette bulundu. Sonra ona: “Artık sana buyrulanı
açıkça ortaya koy”(111) âyeti indi. Bunun üzerine Rasûlullah
sallallâhu aleyhi ve sellem açıktan davette bulunmaya başladı.
Yüce Allah’ın: “Önce en yakın hısımlarını uyar”(112) âyeti
inince, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Safa tepesine çıkıp
şöyle seslendi: “Ya sabâhah!” Kim bu seslenen? diye sordular.
Muhammed’dir, dediler. Etrafına toplandılar. Peygamber
sallallâhu aleyhi ve sellem: “Ey falan oğulları! Ey falan oğulları! Ey
Abdumenaf oğulları! Ey Abdulmuttâlib oğulları! Ne dersiniz?
Size şu dağın eteğinden bazı atlıların çıkıp baskın yapacakla-
(111) Hicr, 94.
(112) Şuara, 214.

 

72 Kırk Oturumda Sevgili Peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve sellem
rını söylesem, bana inanır mısınız?” dedi. Onlar: Seni denedik,
hiçbir yalanına rastlamadık dediler. O da: “Ben sizi, şiddetli
bir azap karşısında uyarmaya memurum” dedi. Amcası
Ebû Leheb: Yuh sana! Bizi bunun için mi topladın? dedi ve
kalktı. Bunun üzerine Tebbet sûresi indi.(113)

síganos

Find El profeta de la misericordia Site on TwitterFind El profeta de la misericordia Site on FacebookFind El profeta de la misericordia Site on YouTubeEl profeta de la misericordia Site RSS feed