İSLAM EDEBİYAT BİRLİĞİ ÜYESİ
Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’di her andığımızda zihnimizde onun gül kokulu hatıraları canlanır. Gönüllerimiz onun sevgi ve muhabbetiyle coşar, nefis dertlerini unutur, ruh kederinden kurtulur.
Cömertlik insanlığın en yüce sıfatlarındandır ve bir insanın alabileceği vasıflardan en güzeli de cömert olmasıdır. Çünkü insanın fıtratında eli sıkılık ve malını tutmak vardır. De ki: "Rabbimin rahmet hazinelerine siz sahip olsaydınız, harcamakla tükenir korkusuyla cimrilik ederdiniz. Çok cimridir insan!"(isra-100) bundan dolayı cömertlik Araplarda medh ve övgü vesilesiydi ve kerim olan kişiler de şairlerin şiirlerine konu olurdu.
Bazen insanlar ani karar almasını gerektiren zor dönemlerden geçebilir. Öyle ki bu durumda aldığı kararlar neticesinde olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalır. O karar alınmamış olsaydı ve eski haliyle devam etseydi daha iyi olurdu.
İnsanın yaşadığı çevreyle uyum içerisinde olabilmesi için af devamlı aranan bir özelliktir ve burada efendimizin (sallallahu aleyhi ve selem) metodunda, affın yerini ortaya koyan bazı örnekler üzerinde durmak istiyorum. Bu örneklerden alınacak dersler bütün zaman ve mekânlarda insanlara fayda sağlayacaktır.
SALLALAHU ALEYHİ VE SELLEM
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd âlemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur. Sadıkların seyidi olan peygamber efendimize ve onun âline ve kıyamete kadar ona ihsan ile tabi olanlara salât-ı selam olsun.
Emma ba’d.
Peygamber efendimiz Muhammed sallalahu aleyhi vesellem, daima insanların arasına karışır, onların sıkıntı ve ferah anlarında, zor ve kolay durumlarında hep onlarla birlikte olur, göklerden inen vahiy dışında kendisini insanlardan ayrıcalıklı hissetmezdi. Bunu da alemlerin rabbi şu şekilde ifade etmiştir: De ki: "Ben de sizin gibi ancak bir beşerim. Ne var ki, bana ilâhınızın ancak bir ilâh olduğu vahyolunuyor." O sallalahu aleyhi vesellem insanlarla azını çoğunu paylaşır, onlarla iş yaptığı zaman işi kolaylaştırır. Hz.
Başlangıçta, biz müslümanlar olarak, peygamberimizin "Hazreti Muhammed Salla Allahü Aleyhi ve Sellem" yüce bir makamlı ve üstün bir zat olduğunu anlayıp, üstelikle Allah (celle celalühü)'ın onu methettikten sonra insanların Allah'ın peygamberini methetmeye gerek kalmadığnı iyice biliyoruz, fakat Allah (celle celalühü) müslüman olmayanlardan bazılarını peygamberine inandırıp adaletli, sadık ve dürüst bir zat olduğuna şehadet ettirmiştir.
Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hayvanlara gösterdiği şefkat, insanın yararı ile merhamet ve şefkat duygularını bir araya getiren bir dengeye dayanır. Bu, sertlik, amaçsız kullanım ve sırf çıkar gibi yanlışlara izin vermediği gibi insanoğlunun hayvanlardan yararlanmayı gerektiren besin ve geçimle ilgili ihtiyaçlarını göz ardı etmeyen bir yaklaşımdır.
Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hayatında çevrenin yerinden bahsedeceksek, önce biri fıkıh, diğeri dille ilgili iki inceliği konuşmamız gerekir. Fıkıhla ilgili incelik şudur; İslam dini, Müslümanın hayatı bağlamında, onun tüm fiil ve davranışlarını konu alan, zamanı aşkın kriter ve sınırlar koyar. Müslüman, yaşadığı çağda ortaya çıkan her tür yeniliği bu kriter ve sınırlara göre değerlendirir. Bu kriter ve sınırlar arasında insan aklına saygı da vardır. Yüce Allah'ın bağışladığı bu nimet sayesinde insan, durumunu iyileştirecek hükümleri çıkarma gücüne güvenir.
Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hayatında kadın konusuna baktığımızda göreceğimiz ilk şey, O'nun kadınları "Asıl Günah" ya da Hıristiyanların deyişiyle "İlk Günah" (Original Sin) yükünden kurtarmış olmasıdır. O'na göre bu günahtan tek başına kadınlar sorumlu değildir. Kitab-ı Mukaddes'in Ahd-i Kadîm bölümünde şöyle geçer: "Kadın, yasak kılınan ağacın meyvesini yedi, o meyvelerden topladı, Adem'e verdi ve o da yedi."[1]
Peygamber Efendimiz (sav), Allah'ın "...