The Prophet of Mercy Website

Muslim World League - Global Commission for Introducing the Messenger

A Mercy To The Universe

 A Mercy To The Universe

Fasting in Shawwal

Download Free Books

Listen to Speeches

Attached images

m006.jpg

GTranslate

Afrikaans Albanian Filipino Hindi Indonesian Japanese

The Sealed Nectar

 The Sealed Nectar by Shaykh Safi ur-Rahman

m006.jpg

Peygamber efendimiz Muhammed sallalahu aleyhi vesellem, daima insanların arasına karışır, onların sıkıntı ve ferah anlarında, zor ve kolay durumlarında hep onlarla birlikte olur, göklerden inen vahiy dışında kendisini insanlardan ayrıcalıklı hissetmezdi. Bunu da alemlerin rabbi şu şekilde ifade etmiştir: De ki: "Ben de sizin gibi ancak bir beşerim. Ne var ki, bana ilâhınızın ancak bir ilâh olduğu vahyolunuyor." O sallalahu aleyhi vesellem insanlarla azını çoğunu paylaşır, onlarla iş yaptığı zaman işi kolaylaştırır. Hz. Osman radiyallahu anh efendimiz hakkında şöyle buyurmuştur: vallahi biz Allah rasulüye yolculukta ve ikamette beraber bulunduk, o, (sallalahu aleyhi vesellem) hastalarımızı ziyaret eder, cenazelerimizde bulunur, bizimle birlikte gazvelere çıkar ve azını çoğunu bizimle paylaşırdı.

Evefnimizin tevazusunun en güzel örneklerinden biri de zayıflarla ilgilenmesiydi. Toplum onları dışlayıp, kimse onlara ilgi göstermezken efendimiz  (sallalahu aleyhi vesellem) onlara özel ilgi gösterirdi. Ebu derda (radiyallahu anh) anlatıyor: rasulullah efendimizin şöyle dediğini duydum: "zayıf kimselere sahip çıkın, zira siz zayıflarınız sayesinde rızıklanır ve muzaffer olursunuz."

Peygamber efendimizin (sallalahu aleyhi vesellem) bu tür insanlarla olan tevazusu sadece muamelelerinde işleri basitleştirmek değildir. Onların sıkıntılarını giderme ve ihtiyaçlarını görme noktasında da çaba sarf ediyordu. Abdullah bin ebu evfa (radiyallahu anh) buyurdular ki: peygamber efendimiz (sallalahu aleyhi vesellem) çokça zikreder, çok az dünya kelamı konuşur, namazı uzatıp hutbeyi kısa keser, yoksulların ve dul kadınların yanında bulunmaktan çekinmez ve onların ihtiyaçlarını giderirdi.

Bunun bir örneği imalarla (cariye) yaşanmıştır. İma eskiden kadın hizmetçi tabakasına verilen addır. Enes bin malik’in (radiyallahu anh) şöyle dediği rivayet olunur: Medine halkından birisinin cariyesi, Resulullah efendimizin (sallalahu aleyhi vesellem) elinden tutup istediği yere götürürdü.

O’nun (sallalahu aleyhi vesellem) insanlarla olan muamelesindeki tevazusu ve işleri basitleştirmensin bir örneği de çocuklardır. Enes bin malik (radiyallahu anh) şöyle der: peygamber efendimiz (sallalahu aleyhi vesellem) çocukların bulunduğu bir topluluğa uğradı ve onlara selam verdi. Hz. Enes der ki bunu hep yapardı. O’nun (sallalahu aleyhi vesellem) küçüklerle olan muamelesindeki tevazusu sadece onlara selam alıp vermekle sınırlı kalmazdı.  Onlarla basit bir dille konuşur ve şakalaşırdı. Enes bin malik (radiyallahu anh) şöyle der: peygamber efendimiz bizim aramıza katılırdı hatta bir gün benim küçük kardeşime şaka olarak : “ya eba umeyr kuşçuk ne yapıyor” buyurdular.

PEYGAMBER EFENDİMİZDEN TEVAZU TABLOLARI:

Peygamber efendimizin (sallalahu aleyhi vesellem) tevazusunu ve onun tevazuya teşvikini anlatan birçok hadis gelmiştir bunlardan biri de Enes bin Malik’in (radiyallahu anh) rivayet ettiği şu hadistir: bir gün biz mescitte otururken bir adam devesinin üzerinde geldi, devesini oturttu ve bağladı. Sonra oturanlara dönerek hanginiz Muhammed dedi ve resulullah efendimiz (sallalahu aleyhi vesellem) aramızda oturuyordu da onu fark edemedi. Bilmeyen birisinin ilk bakışta onu tanımaması garip bir şey değildir. Çünkü o (sallalahu aleyhi vesellem) kendisini giyimiyle, yediği ve içtiğiyle farklı göstermeye çalışmıyordu. Bilakis o onlardan herhangi birisi gibiydi.

Abdullah bin Abbas (radiyallahu anhuma) der ki: Resulullah efendimiz (sallalahu aleyhi vesellem) yerde oturur, yerde yer, koyunları güder ve kölelerin arpa ekmeğine olan davetine bile icabet ederdi.

Aynı şekilde sosyal hayatında da tevazu sahibiydi. Diğer Fars ve Rum melikleri gibi oturmasında – kalkmasında, yeme – içmesinde süse püse ve dış görünüşe önem göstermezdi.  Koyunları sağmasına gelince o çok büyük bir tevazu örneğidir. Köle gibi fakir insanların davetlerine icabet etmek de böyledir. Çünkü diğer makam mansıp sahibi büyükler böyle şeylerden uzaktırlar.

Bunun başka bir örneği de Abdullah bin Amr bin As’ın (radiyallahu anh) rivayet ettiği şu hadistir: peygamber efendimiz(sallalahu aleyhi vesellem) bir yere yaslanarak yemek yemezdi ve kimsenin onun arkasından yürümesini istemezdi. Burada efendimiz (sallalahu aleyhi vesellem) bizlere insanların Allah’ın nimetlerini yerken nimete hakkıyla şükredebilmek için nimet karşısında mütevazı olması gerektiğini öğretiyor. Aynı şekilde o (sallalahu aleyhi vesellem), insanların arkasından yürümelerine izin vermemiştir. Eğer sahabe efendilerimize (radiyallahu anhum) arkasından yürümelerin izin verseydi çoğu ona (sallalahu aleyhi vesellem) saygı ve tazimleri gereği arkasından yürürlerdi. Ancak onlar efendimizin(sallalahu aleyhi vesellem) hoşlanmadığını bildikleri için bunu yapmazlardı.

Enes bin Malik naklediyor: peygamberimiz (sallalahu aleyhi vesellem), birisiyle karşılaşır da tokalaşırsa o kişi elini çekmediği sürece elini çekmezdi ve o kişi yüzünü çevirmedikçe efendimiz ondan yüzünü çevirmezdi. Ve önünde oturak kimseye ayağını uzattığı görülmemiştir.

EHL-İ BEYTİNE MUAMELESİNDE TEVAZUSU:

Bir insan arkadaşları arasında mütevazı görünebilir ve eşine ve çocuklarına karşı çok sert ve kırıcı olabilir. Ancak peygamber efendimizin (sallalahu aleyhi vesellem) ehl-i beytine karşı olan tevazusu açıkça görülmektedir. Evinde ailesiyle birlikte mütevazıların hayatını yaşıyordu. Müminlerin annesi Aişe (radiyallahu anha) efendimizin ev hayatını açıklıyor. Esved hazretleri naklediyor: Hz. Aişe’ye efendimizin ev hali nasıldır, ailesi arasında ne yapar diye sordum. Hz Aişe: ailesinin hizmetindeydi, namaz vakti gelince namaz için kalkardı. Ve konuyu biraz daha açarak şöyle demiştir: insanlardan bir insandı, elbisesini yamalar, koyun sağar, kendi işini kendisi yapardı.

İŞİNDE TEVAZUSU:

Peygamber efendimizin işindeki tevazusuna gelince o, kavminin yapa geldiği mesleklerden hiçbirini küçümsemezdi.

Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'la birlikte Merrü'z-Zahrân'da erâk ağacının kebâs denilen meyvesinden topladığımızı hatırlıyorum. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) o zaman bize: "Siyahlarını toplayın, onlar daha iyidir!"  tavsiyesinde bulunmuştu. Ben kendilerinden "Siz koyun da güttünüz mü?" diye sordum. "Hiç koyun gütmeyen peygamber var mı?" cevabında bulundu.

Peygamber efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm) sadece sahabelerine emirler vermiyordu, kendisi de söylediği şeylerş yapardı ancak o (aleyhissalâtu vesselâm) ashabının o işi yaşayarak öğrenmelerini istiyordu. Zira Medine’ye hicret ettiğinde ilk işi mescidini inşa etmek oldu ve mescidin inşasını arkadaşlarıyla birlikte yaptılar. Aynı şekilde hendek gazvesinde hendekler kazılırken çıkan toprağı dışarı taşımış ve hiçbir sıkılma emaresi bile göstermemiştir.

TEVAZUYU EMRETMESİ VE ÖVGÜDE AŞIRIYA GİTMEYİ MENETMESİ:

Peygamber efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm) tevazuyu emir buyurmuş ve kibirden de sakındırmıştır. Ayyad ibn Hemar (radıyallahu anh) anlatıyor.”Resulullah efendimiz buyurdular ki:  Allah-u Teâlâ bana tevazulu olmanızı vahyetti ta ki kimse kimseye karşı gururlanmasın, kimse kimseye kötülük etmesin.” Kalp hastalıklarından özellikle de kibirden sakındırmıştır.  Buyurdular ki: “kalbinde zerre kadar kibir bulunan kişi cennete giremez.”

Peygamber efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm) ashabına kendisine krallar, melikler gibi hürmet gösterip tazim etmelerini de nehyetmiştir. Buyurdular ki: “İnsanların kendisi için ayağa kalkmasını isteyen cehennemde yerini hazırlasın.” Enes (radiyallahu anh) buyurdular ki: “ peygamber efendimizin kendisine ayağa kalkılmayı kerih gördüğünü bilip de kalkmayan kişiden bize daha sevimli birisi olmazdı.”  Peygamber efendimiz kendisine tabi olanları bazı Hıristiyanların Hz. İsa’yı tazimde aşırıya gittikleri gibi aşırıya gitmekten sakındırmıştır. Hz. Ömer (radiyallahu anh) buyurdular ki: peygamber efendimizi şöyle derken duydum: “beni, Meryem oğlu İsa’yı aşırı bir şekilde övdükleri gibi övmeyin, ben sadece bir kulum bana Allah’ın kulu ve elçisidir, deyin.” Aynı şekilde ashabından birisi efendimizi başka birisine tercih ederse onu kabul etmezdi. Enes bin Malik (radiyallahu anh) anlatıyor: birisi rasulullah efendimize geldi ve ona ‘ey insanlığın en hayırlısı’ dedi, efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm) o, İbrahim’dir (aleyhisselam) buyurdular.
-------------------------------------------------------------------------
DİPNOT:
1.       Ahmed (506) ,( elheysemi- mecmua zzevaid (7-155) ricali sahih)
2.       Ebu dabud (2594) tırmızı (1702)
3.       Nesaı (1414)
4.       Buhari (6072)
5.       Muttafakun aleyh. Buhari (6247) müslim (2168)
6.       Buhari (6129) Müslim (2150)
7.       Taberani (12-67)
8.       Ebu davud (486)
9.       Ebu davud (3770)
10.   Tirmizi (2490)
11.   Buhari (676)
12.   Ahmed (25662)
13.   Muttafakun aleyh. Buhari (3406) müslim (2050)
14.   Müslim (2865)
15.   Müslim (91)
16.   Ebu dabud (5229) tırmızı (2755)
17.   tırmızı (2754)
18.   Buhari (3445)
19.   Müslim (2369)

 

Follow Us

Find The Prophet of Mercy Website on TwitterFind The Prophet of Mercy Website on FacebookFind The Prophet of Mercy Website on YouTubeThe Prophet of Mercy Website RSS feed